Ünlülerin İntiharlarından Kendi Hayatımız İle İlgili Nasıl Dersler Çıkarabiliriz?
Prof. Dr. Ayhan Kalyoncu & Uzm. Psk. Naz Tüzünataç
Günümüzde kişiler, sosyal medyanın yaygınlaşması ile
beraber başkalarının ne yaptığıyla daha fazla ilgilenmeye
başladı. Çoğu insan komşusunun ne yaptığı ya da iş
arkadaşının kiminle flört ettiği gibi bitmeyen meraklar
içerisinde. Bir de söz konusu ünlü kişiler olunca,
toplumun merak ve ilgi seviyesi iyice artmakta. Bunun
sebebi ise ünlü kişilerin toplumun geneline kıyasla daha
ayrıcalıklı ve farklı bir yaşam sürdürdüğü algısıdır. Bu
algının bir çok farklı sebebi olabilir. Örneğin ünlü
kişilerin rutin çalışma saatleri olmaması, daha fazla tatil
yapıyor gibi görünmeleri, çok para kazanıp bir o kadar da
çok para harcıyor olmaları ve özgür gözükmeleri bu algıyı
besleyen düşüncelerin yalnızca bir kaçıdır. Ünlü kişilerin
çekici dış görünüşleri de göz önüne alınınca, toplumda
onların hayatlarının mükemmel olduğu kanısı oluşur.
Onlar bizim ulaşamadığımız başarıya ve sahip olmak
istediğimiz her şeye çoktan erişmiş gibi gözüken
kişilerdir. Basın ve sosyal medyada çıkan haberler de
topluma ünlü kişilerin hayatlarını takip edebilme imkanı
sağlar. Bu sayede toplum onları tanıdığını düşünür. Fakat
son zamanlarda haberlerde sıkça karşımıza çıkan ünlü
kişilerin intiharları toplumun onlar hakkında ki
kusursuzluk algısını sarstı. Toplum yavaşça ünlü kişileri
sandığı kadar iyi tanımadığını düşünmeye başladı ve
böylece özenilen ve idealize edilen hayatlara yeni bir
pencere açıldı. Özellikle ünlü Amerikalı aktör Robin
Williams, İsveçli ünlü DJ Avicii, Amerikalı ünlü tasarımcı
Kate Spade ve ünlü şef Anthony Bourdain’in intiharhaberlerinin ardından, hemen hemen herkesin intihar
konusuna ilgisi arttı. Meşhur müzisyen Mac Miller’ın da
intiharından sonra toplumun kafasında konuyla ilgili bir
takım soru işaretleri oluşmaya başladı.
Kimisi bu haberlere üzülürken, kimi insan bu haberlerin
kendilerinde bir öfkeye sebep olduğunu belirtti. Bu tarz
farklı tepkilerin sebebi ise sözü geçen ünlülerin idolize
edilmesi olabilir. Ünlü kişilerin hayatları toplum tarafından hedef haline getirilirken, ünlü kişilerin idolize
edilen hayatlarıyla mutlu olmayışları toplumun mutluluk
ve başarı algısını sarsıyor. Ünlü kişiler intihar ettiklerinde
çoğu kişinin aklında şu soru belirmekte:‘Bu kadar
başarılı ve ayrıcalıklı bir insan hangi sebepten ötürü
intihar eder ki?’ Bütün intihar haberleri beraberinde
üzüntü ve kafa karışıklığı getirsede, konu şöhretli
kimselere gelince bu kafa karışıklığı sansasyonel bir
boyut alabiliyor ve genelde hayatını kaybeden kişinin de
herkes gibi acıları, korkuları ve hayal kırıklıkları olan bir
insan olduğu unutuluyor.
Öncelikle intihar ile ilgili bilinmesi gereken en önemli
unsur bu eylemi gerçekleştiren kişilerin algısında intiharın
ellerinde kalan son seçenek olduğudur. Bu düşünce ile
beraber intiharın beş tane genel sebebi vardır. Bunların
ilki ve en yaygın olanı depresyondur. Ağır depresyona
çoğu zaman yaygın bir acı çekme duygusu ve ondan
kaçmanın umutsuz olduğu inancı eşlik eder.
Depresyondaki kişilerde genellikle varoluş kaygısı çok
fazladır ve bu kaygı “Herkes bensiz daha mutlu olacak”
gibi fikirlerin akıllarında yer etmesine sebep olur. Nasıl
bir kalp hastası göğüs ağrısı yaşadığı için suçlanmıyorsa,
depresyondaki kişilerde bu tarz düşünceleri yüzünden
suçlanmamalıdır. Bu tarz düşünceler onların
hastalıklarının doğasında vardır.
İntihara sebep olabilecek bir başka unsur ise psikozdur.
Kötü niyetli iç sesler çoğu zaman anlaşılmaz nedenlerden
kişileri kendilerine zarar vermeye itebilir. İntiharın başka
bir sebebi ise dürtüsellik olabilir. Sıklıkla uyuşturucu ve
alkol kullanımı nedeniyle, bazı insanlar kendilerine
acıyan bir hale gelip kendi hayatlarına son vermek için
dürtüsel girişimlerde bulunabilirler. Ayıldıktan sonra
genellikle bu davranışlarından pişman olup utansalarda,
bir sonraki madde kullanımlarında tekrardan intihar
girişiminde bulunabilirler. Bu kişilerde madde bağımlılığı
ve bunun altında yatan nedenler bir endişe kaynağıdır ve
mümkün olduğunca agresif bir şekilde tedavi edilmelidir.
Bazı kişiler ise hayatlarını sonlandırmak yerine bir yardım
çağrısı olarak intihar girişiminde bulunurlar. Bunun
sebebi yardıma ihtiyacları olması fakat nasıl yardım
isteyeceklerini bilmemeleridir. Bu kişiler genelde ölümle
sonlanmayacağını düşündükleri şekillerde intihar
girişimlerinde bulunurlar. Son olarak intihara sebep
verebilecek başka bir neden ise felsefik bir hayat
sonlandırma isteği olabilir. Bazı insanlar için intihar etme
isteği, tedavisi olmayan bir hastalık karşısında kendi
hayatlarının kontrolünü ele alma isteğinden doğar. Bu
kişilerde depresyon, psikoz, veya madde bağımlılığı gibi
psikolojik problemler genelde yoktur. Onlar kaderlerinin
kontrolünü ele geçirmek ve acılarını hafifletmek isterler,
ve bunu intihar yoluyla yapabileceklerine inanırlar.
Özellikle şöhret sahibi bireyler hayatlarındaki zorlukları,
onlara yapıştırılan “mükemmel imajı” sürdürmeye
çalışma eğiliminde, genel topluma göre daha çok bastırıp
yardım arayışlarını erteleyebilirler. Bizler ise hayatın
içerisinde kırılgan taraflarımızı, göz önündeki kişilere
kıyasla daha rahat gösterebilme imkanına sahibizdir — ne
kadar bu imkan toplumdan topluma ve kişiden kişiye
değişiklik göstersede — çünkü bizlerin mutluluğu ve
mutsuzluğu topluma konu olan bir olay değildir. Medyada
gösterilen şöhret imajı ünlü insanların kırılgan ve zayıf
yanlarını örtüp, mükemmele yakın bir insan profili çizer.
Ünlü kişilerin kırılgan tarafları ortaya çıktığında toplumun
kafasındaki bu imaj bozulmaya başlar. Her ne kadar
bizlerde toplum içerisinde tıpkı göz önündeki kişiler gibi
birer imaj yaratmakta olsak da, bu imajı geniş kitlelere
sunmadığımız ve onlar tarafından yargılanmadığımız için
yaşadığımız duygusal bocalamalar karşısında yardım
almaya karşı olan utancımız kıyasla daha azdır.
2014 senesinde intihar haberi ile herkesi şaşırtıp üzen
Robin Williams (63 yaşında), çoğu insana ‘Bu kadar
başarılı ve ayrıcalıklı bir insan hangi sebepten ötürü
intihar eder ki?’ sorusunu sorduran ilk şöhretlerden
biriydi. Mutlu ve eğlenceli kişi imajı yüklenmiş, başarısı
ve yeteneği dünyaca kabul görmüş bir aktörün intiharı
medyanın ve halkın bir hayli ilgisini çekmişti. Çoğunluk bu durumu anlamlandırmakta zorlanmıştı. Medyanın eline
ünlü bir kişinin gerçekliğini sunma fırsatı geçtiğinde
Williams’ın depresyonda olduğu ile ilgili bir sürü haber
yapılmıştı. Daha sonra ise eşi Susan Schneider
Williams People dergisine verdiği bir demeçte Robin
Williams’ın depresyondan değil, Lewy Cisimcikli
Demans hastalığından ötürü intihar ettiğini açıkladı.
Geçtiğimiz ayda hayatlarını sonlandıran Amerikalı ünlü
tasarımcı Kate Spade (55 yaşında), meşhur şef Anthony
Bourdain (61 yaşında) ve İsveçli DJ Avicii (28 yaşında)
ünlü intiharları konusunun yeniden gündeme gelmesine
sebep oldu. Bu haberlerle beraber, ‘Bu kadar başarılı bir
insan hangi sebepten ötürü intihar eder ki?’ sorusunun
yanı sıra akıllara ‘Ünlü kişiler bizlere göre intihara daha
mı eğilimliler?’, ‘Ünlülerin herşeyleri var. Neden hala
mutsuzlar?’ve ‘İntihar orta yaşlı insanlar da daha mı
yaygın?’ gibi sorular gelmeye başladı.
Medya ve bu kişiler hakkında yapılan haberler doğrultusunda bildiklerimizle, bu intiharlarında önceden sıralamış olduğumuz sebeplerden kaynaklandığını görebiliriz. Kate Spade’in intiharının ardından basında boşanmasının nasıl ölümüne sebep olduğu ile ilgili bir sürü haber çıkmıştı. Ancak boşanmak intihar ile sonuçlanan bir şey değildir. Kısa süre önce Spade’in eşi Andy Spade yaptığı bir açıklamada eşinin senelerdir depresyon ve anxiety için tedavi gördüğünü, fakat bir süre sonra eşinin kaygılarının ağır bastığını ve hayatını bu
yüzden sonlandırdığını söyledi. İntiharın en yaygın sebebi
olan depresyonun Kate Spade’in hayatı sonlandırmasının
altında yatan sebep olması ne yazık ki şaşırtıcı değil.
Anthony Bourdain ve Avicii’de ise biraz daha farklı bir durum söz konusu. Bourdain uzun süredir depresyonda olmasıyla beraber anılar kitabı Medium Raw’da da
belirttiği gibi çok sık uyuşturucu ve alkol kullanıyordu.
Aynı zamanda kitapta ilk evliliği sonlandığından beri
aklında intihar düşünceleri olduğu yazıyor. Bu etkenlerle
beraber yoğun hayat temposu kendi hayatını sonlandırmasına sebep olmuş olabilir. ‘İntihar orta yaşlı insanlar da daha mı yaygın?’sorusuna gelirsek, sorunun cevabı kesin bir evet olmasada orta yaşlı insanların intiharlarının sebebi yaşadıkları acıyı ve depresyonu çok uzun süredir taşımakta olup, çabalarına rağmen bu acıdan kurtulamayıp hayatlarının daha iyi bir evresine geçmeyi başaramamış olmaları olabilir.
Fakat Avicii’de gördüğümüz üzere, depresyon yalnızca
orta yaşlı insanların seçimi değil. Ünlü DJ’in intihar
haberini okuduğunuzda ‘Net değeri 85 milyon dolar olan
biri nasıl mutsuz olabilir?’ diye düşünmüş olabilirsiniz.
Ancak para mutluluk satın alamaz. Her dört kişiden biri
zihinsel sağlık sorunları yaşar ve ne müzisyenler ne de
ünlü kişiler bu oranın dışındadır. Help Musicians İngiltere
tarafından 2000den fazla müzisyen ile gerçekleştirilen bir
anketin sonuçlarına göre katılımcıların % 70’i yüksek
düzeyde kaygı ve depresif düşüncelerle boğuştuklarını
söyledi. Avicii, Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü
müzisyenlerinden ankete katılan kişilerden bir farkı
olmayabilir.
16 yaşında ünlenen Avicii, hızlı temposu yüzünden 2012
senesinde pankreas problemleri yüzünden hastaneye
kaldırılmıştı. Devam eden sağlık sorunları yüzünden 2016
senesinde yaptığı bir açıklamada emekliliğini açıklayan
Avicii, daha önceden kendisiyle yapılan bir sürü
röportajda kendisini ‘özgüvensiz’ ve ‘içine kapanık’
olarak betimlemişti. Şöhret hayatına pek meraklı olmadığını söyleyen Avicii, bu hayatın sebep olduğu uyku
ve düzen eksikliği, yetersiz beslenme, yorucu fiziksel
koşullar, performans kaygısı, yargılanma korkusu,
yalnızlık, ayrımcılık, zorbalık ve ailevi sorunlar gibi
etkenler yüzünden de depresyona girmiş ve kendi hayatını
sonlandırma kararı almış olabilir.
Geçtiğimiz günlerde, Larry Fisherman mahlası ile
prodüktör olarak da çalışmalar yapan 1992 Ocak doğumlu Mac Miller evinde ölü olarak bulundu. ABD'li ünlü rapçi
Mac Miller'ın sevenleri Rolling Stone'a ''Hayranları
tarafından Mac Miller olarak tanınan ve sevilen Malcolm
McCormick, trajik olarak 26 yaşında hayatını
kaybetmiştir. Bu dünya içinde ailesi, arkadaşları ve
hayranları için parlak bir ışıktı. Dualarınız için teşekkür
ederiz. Lütfen gizliliğimize saygı duyun. Ölümüyle ilgili
daha detaylı açıklama şu an yoktur.''demecini verdi. Mac Miller’ın trajik intiharının ardından akıllarda oluşan bir soru ise yakın zamanda ayrıldığı, meşhur kız arkadaşı, Ariana Grande’nin niye onu bu zor süreçte desteklemediğiydi. Amerikan basınında yapılan bir takım habere göre, Mac Miller ayrılığın üzüntüsünden dolayı uyuşturucu kullanmaya geri dönmüş ve bu onun trajik ölümü ile sonlanmıştı. Bu gibi durumlarda ilişkiden kendisini ayıran partneri suçlamak yerine onlarında yaşadığı mücadeleyi anlamaya çalışmak ve saygı duymak gerekir. Dışarıdan ilişkiyi gözlemleyen kişiler olarak ilişkinin dinamiğini anlayamayız ve kendimizi kişinin
partnerini suçlarken bulabiliriz. Fakat bu tarz yargılara
varmaktan sakınılmalı ve kişilerin şahsi mücadelesine
saygı duyulmalıdır. Bir kişinin bağımlılığı veya
depresyonu ne partnerinin suçu, ne de partnerinin
sorumluluğudur.
Ünlü kişilerin zihinsel sağlığını ve yaşadıklarını anlamak
kendilerini tanımadan mümkün olamaz. Bu tarz konuları ele alırken en önemli nokta, ünlülerin, ne kadar zengin,
başarılı, veya popüler olmalarına rağmen, bizim gibi birer
insan olduklarını hatırlamak. Her ne kadar hayatlarının
topluma yansıtılan kısımları mükemmel gözüksede,
onlarında sorunları ve kaygıları vardır. Ancak bizden
farklı olarak hep göz önünde olmanın getirdiği baskıyla
bu sorunlarla gerektiği şekilde başa çıkamayabilirler.
Herkes günlük hayatında anlam bulmak için çabalamak
durumundadır. Her ne kadar para ve şöhretin bu anlamı
bulmayı kolaylaştırdığı algısı olsada, çoğu zaman ün bu
anlam arayışını zorlaştırabilir.
Toplumun gözünde depresyon ve intihar, başarılı ve
zengin insanların hayatlarının bir parçası olmasa da
başarı, ün ve zenginlik insanoğluna hayatın getirdiği
duygusal zorluklar karşısında kalkan oluşturma özelliği
sağlamaz. Mutluluk ihtiyaç karşılanması sonucunda
ortaya çıkan bir histir, ve kişilerin ihtiyaçları değiştikçe
mutluluk sebepleride değişir. Mutluluk ve depresyon
sahip olduğunuz şeylere bağlı değil, sizin algınıza, sahip
olduklarınız ve karşılanmamış ihtiyaçlarınız hakkındaki
inançlarınıza bağlıdır. Bu ihtiyaçlar kişiden kişiye
değiştiği için, birini mutlu eden bir durum/gerçeklik başka
bir insanı mutlu etmeyebilir. Bu yüzdende bizi mutlu
edeceğini düşündüğümüz şeylere sahip olan bir insanın
mutsuzluğuyla karşılaştığımızda üzülür ve sinirleniriz.
Ünlülerin intiharları bize değer algılarımızı sorgulatır ve ideal gördüğümüz hayatların bile kusurlu olduğunu
göstererek var oluş kaygımızı arttırır.
Söz konusu intihar olunduğunda, her zaman akıllarda
cevaptan çok soru kalır. Gerek bir yakınımızın veya
yakından takip ettiğimiz bir ünlünün intiharı sonrasında
yaşadığımız acı ve kafa karışıklığı kendimizi
geliştirmemiz için bir katalizatör olabilir. Bu tarz
olaylardan ileride bu konuda zorluk yaşayan kimselere
destek olmayı ve kendimiz depresif düşüncelerle
boğuşurken yardım istemeyi öğrenebiliriz. İntiharı
önlemenin ilk yolu karışımızdakileri dinlemek ve anlayışlı
olmaktan geçer.