Bağımlılık ve Aile
Klinik Psikolog Yasin Hasanoğlu
Bağımlılık, bağımlı kişinin bağımlı olduğu ile kurduğu ilişki içerisinde özgürlüğünü ve denetimini kaybettiği pek çok yönü ve boyutu olan bir beyin hastalığı olarak tanımlanmaktadır. Bağımlılığın tedavisinde oldukça yakın tarihlere kadar yalnızca bağımlı olan bireyin ele alınmasının yeterli olacağı düşünülmekte, aile bağımlının tedavi sürecine dahil edilmemekteydi. Günümüzde bağımlılığının bireysel faktörler ile de ilişkisinin olduğunu bildiğimiz gibi biyolojik ve sosyal faktörlerinde bağımlılığın gelişmesinde oldukça etkili olduğunu, ailenin tutumların hem bağımlılığın gelişmesinde hem de sürdürülmesinde önemli bir faktör olduğunu bilmekteyiz. Bağımlılığın gelişiminde özellikle hayatımızın çocukluk çağlarında ilgi, takdir, onay, sevgi, sorumluluk gibi ihtiyaçların karşılanmaması veya aşırı yüceltmek, katı ve otoriter davranmak, aşırı sorumluluk vermek, yetişkinlikte doyum duygusunun ve sınırların gelişmesini engelleyecek kadar şımartmak gibi pek çok şekilde ihtiyaçların aşırı verilmesi de bağımlılığın gelişmesinde rol oynayabilir. Akran grupları da bağımlılığın gelişmesinde diğer önemli bir faktördür. Ergenlik dönemi toplumun ve içinde bulunduğumuz çevrenin bizi nasıl değerlendirdiğini en çok önemsediğimiz yaşam evresidir. Hayatının bu evresindeki birey bulunduğu grubun dışında kalmaktan, onaylanmamaktan endişe duyuyor olması oldukça normaldir. Madde kullanımının grup dinamiğinin bir parçası olması durumunda bireyin gruba uyum sağlaması oldukça olasıdır. Diğer yandan, ailenin tutum ve davranışlarıyla gençlerin akran ilişkileri arasında köklü bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Duygusal, sosyal ve fiziksel ihtiyaçların anlaşılamadığı, ifade edilemediği bir aile ortamı içerisinde bulunan gencin olumsuz akran ilişkileri kurmasını tesadüf olarak düşünmek çokta gerçekçi olmayacaktır. Bunun yanı sıra, hayatın her döneminde bağımlılığın kolektif bir eylem olarak ortaya çıkabildiği bilinmektedir.
Eyvah! Şimdi Biz Ne Yapacağız? - Çocuğunun Bağımlı Olduğunu Öğrenen Aileler:
Arkadaşlardan, partnerlerden, iş arkadaşlarından hatta akrabalardan uzaklaşmak, görüşmemeyi tercih etmek göreceli olarak daha kolayken aile üyelerimizle bağlarımızı tamamen koparmak çoğu kişi için mümkün değildir. Bu sebeple aile üyelerinden bir kişinin bağımlılık geliştirmesi tüm ailenin bu sürece dahil olmasına sebebiyet verecektir. Aileler için çocuklarıyla ilgili öğrendikleri bu yeni durum oldukça zordur, kişilerin hayal kırıklığı, ümitsizlik, korku, öfke gibi pek çok duyguyu hissediyor olması o sırada olağan ve beklenen bir şeydir. Bu güçlü duygularla alınan kararlar ve davranışlar her ne kadar hızla sevdiklerinin bağımlılığını sonlandırma içgüdüsüyle harekete geçse de bağımlılık yaşayan kişiye zarar verme ihtimali oldukça yüksektir. Aileler çocuklarının bağımlılık geliştirdiğini öğrendiklerinde genellikle bir şok tepkisi verirler, bu ani gelişen durum sağlıklı kararlar vermenin önüne geçebilen bir telaşa dönüşebilir. Örneğin, aile çocuklarının durumuyla, bağımlılıkla ilgili tamamen gerçek dışı ‘’mitler’’ ve olumsuz davranışlarla baş etmeye çalışabilir. Bunlar genellikle bağımlılık geliştiren bireye yardım etmez hatta aile içindeki iletişimsizliği artırarak gerçekçi çözümler üretilmesini engelleyebilir. Bunlardan bazıları:
● Bağımlılığının bir irade işi olduğunu düşünmek ve bunu bir çözüm olarak sunmak.
● Cezalandırmak.
● Çocuklarının tüm isteklerini karşılamanın yardımcı olacağını düşünmek
● Benim yüzümden oldu! diye düşünerek kendini suçlamak.
● Üzüntüyü ifade etmekle suçlamayı birbirine karıştırmak Örneğin, ‘’senin yüzünden babanın her gün şekeri çıkıyor!’’ demek.
● ‘’Biz senin neyini eksik ettik de böyle oldu?’’demek.
● ‘’Bunların hepsi senin yüzünden oldu’’ diyerek sorumluluğu tamamen inkar etmek
veya sorunun kaynağının yalnızca bağımlı olan çocukları olduğunu düşünmek.● ‘’Senden ne çok çektik!’’ demek.
● Bağımlı olan kişi bağımlılığının yalnızca ailesinin suçu olduğu söyleyebilir. Böyle bir
düşünce tamamen gerçekçi değildir. Aile bu düşünceyi onaylayan bir tutum sergilerse bağımlı kullanımıyla ilgili sorumluluk alamayacak, geriye dönüş ve kullanmalarının sebebini ailesi olarak görecektir. Böylece bağımlı olan kişi ailesini suçlayarak madde kullanımını aklileştirecektir. Biz insanların sorumluluğunu almadığımız bir davranışı sürdürmesi çok daha olasıdır, özellikle de konu bağımlılıksa! Böyle bir mekanizmanın gelişmesi genellikle bağımlı olan bireyin her kullanımdan sonra ‘’şu anda kullanmamın nedeni ailem’’ diye düşünerek içinde bulunduğu durumla ilgili gerçekleri çarpıtması ile sonuçlanır.● Bağımlı yakınları tartışma olmaması veya gelecekte olumsuz durumlar yaşanmaması için istemeden yakınlarının bağımlılığı pekiştirebilir. Buna örnek olarak, kumar bağımlısı oğlunun başının belaya girmemesi için borçlarını ödeyen anne, kardeşinin madde alabilmesi için para veren ağabey düşünülebilir. Bu gibi önlemler anlık olarak işe yarasada uzun vadede problemin tekrarlanmasıyla sonuçlanır.
● Bazı aileler için çocuklarının bağımlı olması bir utanç sebebidir. Aile çocuklarının durumunu yakınlarından, akrabalarından gizlemeye çalışır. Bazı durumlarda aileler çocuklarına bağımlılığını gizlemesi gerektiğini öğütleyebilir. Böyle bir yaklaşım bireyin bağımlılık sorununun pekişmesinde önemli rol oynar, kişiye zarar verir.
Aileler çocuklarının bağımlılık geliştirdiğini ya da bir kaç kez kullanıldığını, çevresinde madde kullanan, satan kişiler olduğunu öğrendiklerinde çocuklarıyla sağlıklı işbirliği kurabilmeleri oldukça önemlidir. Durumu bir an önce kontrol altına almak isteyen ebeveynlerin öfkeli ve kontrolcü davranması iş birliğinin bozulmasına sebep olacaktır. Sağlıklı bir işbirliği kurulamadığının en öncül göstergelerinden bir tanesi de bağımlılık geliştiren kişinin tedaviye başvurmayı reddetmesi olabilir. Bu gibi durumlarda ailelerin bağımlılık hakkında bilgilenmesi, bir uzmana başvurması faydalı olacaktır. Ebeveynlerin çocuklarına etkili bir destek sistemi oluşturabilmesi için:● Bağımlılık geliştiren bireyler hayatlarının erken dönemlerin itibaren aileleri tarafından kendilerini kabul edilmemiş hissediyor olabilir. Biz insanların özellikle kıymetli bakım verenleri tarafından onaylanmak, farklılıklarıyla kabul edilmek gibi derin duygusal ihtiyaçları karşılanmadığı zaman ruhsal sistemlerimiz yara alır. Ebeveynlerin çocuklarının diğerlerinden farklı özelliklerini kabul etmeye gayret etmesi tedavi sürecinde önemli rol oynar.
● Aileler gerektiğinde bağımlı olan çocuklarından desteği kesmekte zorlanabilir. Çünkü desteğin kesilmesi çocuklarının olumsuz yaşam koşulları içine girmesi anlamına gelecektir. Desteği kesmek hızlıca verilmemesi gereken bir karardır, aile elinden geleni yapmışsa ve sağlanan destek bağımlılık döngüsünün bir parçası haline geldiyse böyle bir önlemin düşünülmesi gerekebilir.
● Bağımlılığın tedavi sürecinde bütünsel bir yaklaşım izlenilmeli, ailenin tedavi sürecine aktif bir şekilde katılması gerekmektedir. Ailenin süreç boyunca beraber çalıştıkları uzmanla görüşmelere katılmaması tedavinin bir parçasının eksik kaldığı anlamına gelecektir.
● Anne ve baba, bağımlılık problemi yaşayan çocuklarına büyürken sınırlar koymamış olabilir. Aile içinde gerçekçi ve sağlıklı sınırları öğrenemeyen çocukların hem dış dünyanın hem de kendi beden ve sağlıklarının sınırlarına uyum sağlamalarını beklemek çok gerçekçi değildir. Bu becerilerin ailenin tüm üyeleri tarafından yeniden kazanılması gerekir.
● Aileler bağımlılık geliştiren çocuklarıyla ilgilenirken kendi hayatlarını sürdürmeyi unutabilir, diğer çocuklarıyla ya da farklı sorumluluklarıyla daha az ilgilenmeye başlayabilir. Ailelerin bu şekilde davranması oldukça olası ve anlaşılırdır fakat ailelerin bu durumla beraber hayatlarını sürdürmeye alışması gerekmektedir. Aksi halde hızlıca yorulacaklardır.
● Aileler bağımlılık hakkında oldukça iyi bilgi sahibi olmalıdır. Örneğin bağımlılığın tekrarlanmasının olası hatta sürecin bir parçası olabileceğini bilmeyen aileler çocuklarını başarısızlık veya iradesizlikle suçlayabilir. Bu kişinin tedavi motivasyonunu kesinlikle düşürecektir.
Sonuç olarak, bu yazı içerisinde bahsedilenler genellenebilir niteliktedir. Diğer yandan da bağımlılığı aile faktörü bağlamında anlamak için oldukça yetersizdir. Bağımlılığın kişiler için birbirine benzer sonuçları olsa da her insanın hikayesi bambaşkadır. Herkes hayatın akışı içerisindeki deneyimleri birbirinden farklı yorumlar ve anlamlandırır. Bağımlılığı kişinin hayatında ters giden bir şeylerin varlığı olarak düşünmek mümkündür, kişiyi bu noktada anlamak için bir alan açmakta psikoterapinin işidir. Her bu iki sebepten dolayı, kişiye uygun ve etkili bir psikoterapi süreci oluşturulması, genel geçer ifadelerin ötesinde bireyleri anlamanın gerekliliğini doğurur. Doğru psikiyatrik değerlendirme ve ailenin tedavinin içine alınması sürecin diğer olmazsa olmazlarıdır.