Kürtajın Psikolojik Yönü
Prof. Dr. Ayhan Kalyoncu
Cinsel yönden hasta toplumumuzun cinsel sağlığının düzeltilmesine yönelik çalışmaların ilk adımlarının okullarda atılmasının sevincini yaşadığımız şu günlerde bu yazımda kürtajın psikolojik yönünden bahsedeceğim.
Ülkemizde, geniş kapsamlı bir tarama çalışması yapılmadığından, her yıl kaç hamileliğin kürtaj ile sonuçlandığını bilmiyoruz. Ancak hamileliklerin yaklaşık yüzde 30’unun kürtaj ile sonlandırıldığı tahmin ediliyor. Yine bilimsel bir çalışmaya dayanmasa da özellikle büyük kentlerde çalışan kadın doğum uzmanları ile yaptığım görüşmelerden edindiğim bilgiler şöyle:
- 45 yaşındaki kadınların en az üçte birinin en az bir kez kürtaj olduğu,
- Kürtaja başvuranların üçte birinin evli olmadığı,
- Sadece üçte birine erkeklerin refakat ettiği,
- Üçte ikisinin mükerrer kürtaj olduğu,
- Yarısının doğum kontrol yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmadıkları,-
- Sadece onda birinin anne sağlığını korumaya yönelik tıbbi endikasyon içerdiği söylenebilir.
Bu bilgiler tahmini sayılara dayansa da yaklaşık 20 milyon civarında doğurgan kadının olduğu ülkemizde konunun önemi açıkça ortadadır. Ayrıca kürtaj sayılarının bu kadar yüksek oranlara ulaşmasında en önemli neden doğum kontrol yöntemlerinin bilinçli uygulanmamasıdır.
Sosyoekonomik yetersizlikler nedeniyle planlı olmayan hamileliklerden bir an önce kurtulmak isteyen kadınlar, çeşitli yollara başvururlar. Gerek yasal engellerin olmaması, gerekse devlet hastanelerinde bile masrafsızca uygulanabilir olmasıyla, tıbbi ve psikolojik yönden sakıncalarına rağmen, kürtaj neredeyse tercih edilir bir korunma yöntemi haline gelmiştir. Halbuki günümüzde spiral, doğum kontrol hapı ve aşıları gibi yan etkileri çok az ve güvenli doğum kontrol yöntemleri vardır.
Kadın yaşamını önemli derecede etkileyen bu tıbbi müdahalenin psikolojik boyutunun olması kaçınılmazdır. Yapılan incelemelerde kürtajdan sonra en yaygın olarak görülen ruhsal belirtinin suçluluk ve değersizlik duyguları olduğu saptanmıştır. Bu duygular genellikle evli ve çocuğu olan kadınlarda daha kısa sürelidir. Ancak özellikle evlilik dışı olarak ilk hamileliğinde şartlar nedeniyle kendi isteği dışında kürtaj olan kadınlarda daha yoğun olarak yaşanır. Bazen ciddi depresyona dönebilir ve intihar davranışı gözükebilir. Nadiren, kürtaj sonrası ani başlayan akıl hastalıkları görülebilir. Daha önceden ciddi ruhsal rahatsızlık geçirenlerde kürtaj sonrası ruhsal problemler daha sık görülür.
Kürtaj olan kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada, kürtajdan yaklaşık bir yıl sonra aynı şartlarda kürtaj olup olmayacakları sorulan kadınlar, aynı kararı alacaklarını açıklamışlardır. Ancak birçoğu “eğer doğurmuş olsaydım, şimdi şöyle olacaktı” şeklinde keder duygularından da bahsetmişlerdir.
Kürtaj olan kadınların ruhsal durumlarını etkileyen en önemli etmen hamile kaldıkları erkekle olan ilişkilerinin içeriğidir. Aynı zamanda kadının, kendi ailesi ile olan geçmiş ve bugünkü yaşantısı da önemlidir. Eğer dengeli ve sevgi dolu bir ilişki varsa, geçmişten özellikle de aileden gelen katı sosyal değerler ile büyütülmemişse, kürtaj sonrası ruhsal belirtiler daha az görülür.
Kadın, hamile kalma nedeni ne olursa olsun, kendi vücudu ve çocuğunun geleceği hakkında asıl kararı verme hakkına sahip olmalıdır. Özellikle hamile kaldıktan sonra sosyal konum ve ekonomik nedenlerle,doğurmak istediği halde kürtaj olmak zorunda kalan kadınların psikolojik desteğe ihtiyacı daha fazla olacaktır. Diğer taraftan karşı tarafın isteği dışında doğum yapmak ileriki dönemlerde çocuğun ihmal edilmesi, kötü davranışlara maruz kalması gibi olumsuz durumlara neden oluşturabilir.
Kadınların, gerek karar verme aşamasında gerekse sonrasında kürtaj için psikiyatrik yardım almaları gereklidir. Bu yardım sonradan oluşacak olumsuz durumların önlenmesini sağlayacaktır. Özellikle de daha önceden ciddi ruhsal rahatsızlık geçirenler veya kürtaj sonrası ağır suçluluk duyguları olanlar için psikiyatrik yardım almak önemlidir.
Bu yazı Prof. Dr. Ö.Ayhan Kalyoncu tarafından yazılarak 30.05.2000 tarihinde Superonline.com Net Haber portalında DERİNLİKLER isimli köşesinde yayınlanmıştır.