Niçin Instagramda paylaşımlar yapıyoruz?
Prof. Dr. Ayhan Kalyoncu
2010 yılında, Kevin Systrom ve Mike Krieger isimli iki ABD’li genç tarafından kurulan ve bir fotoğraf paylaşım uygulaması olarak hayatımıza giren Instagram giderek tutkularımız arasında önemli bir yer tutmaya başladı. Bu sosyal iletişim ağı kısa zamanda o kadar popüler oldu ki; şu sıralar toplam kullanıcı sayısı 800 milyona ulaşmış durumda. Uygulamayı her gün kullananların sayısı ise 135 milyon civarında, günde 95 milyon fotoğraf paylaşımı, saniyede ise 16.300 beğeni, 2500 yorum yapılıyor ve bu rakamlar giderek artıyor. Instagramın bu kadar hızlı yayılmasında diğer sosyal medya platformları ile entegre çalışması da yatıyor. Ülkemizden de her gün Instagram’a on binlerce fotoğraf yükleniyor.
Eğer siz de Instagram kullanıcısıysanız bazen katıldığınız bir aktiviteyi, sevdiklerinizle çekilen fotoğraflarınızı, gittiğiniz bir restoranı, yediğiniz bir yemeği, çektiğiniz selfieleri ya da ilginizi çeken başka fotoğrafları yüklüyorsunuz. Başkalarının çok sayıda beğeni alan paylaşımlarına imreniyor ve uygulanan filtreler sayesinde adeta birer sanat eserine dönüşen fotoğraflarına hayran kalıyorsunuz. Şimdi durup bu yeni sosyal iletişim ya da paylaşım ağını ne kadar kullandığımıza bir göz atalım. Bir fotoğrafı yüklemeden önce kullanacağınız hashtag veya filtrenin seçimini yapmak veya yazacağınız metin için çok mu zaman harcıyorsunuz? Sonrasında sıra, aldığınız beğenileri takip etmeye mi geliyor? Kaç beğeni aldınız? Kimler sizi beğeniyor? Takipçi sayınız kaça ulaştı? Başkaları ne kadar beğeni alıyor? Yeterince beğeni alamadığınız paylaşımınızı siliyor musunuz? Bir sonraki paylaşım için düşünmeye başlıyor ve sadece Instagram’da fazla beğeni (like) alacak fotoğraflar mı çekmeye çalışıyorsunuz? Aldığınız beğenileri takip ettiklerinizden çok daha fazla mı seviyorsunuz? Gizlice takip ettiğiniz birini yanlışlıkla beğenirseniz panikliyor musunuz? Yeni yüklediğiniz fotoğraf bir önce yüklediğinizden daha az beğeni alırsa geriliyor musunuz? Bu ve benzeri sorulara “evet” yanıtı veriyorsanız Instagram tutkunuz yaşamınızın merkezi haline gelmeye başlamış demektir. Evet siz de artık sosyal medyanın bu baştan çıkarıcı platformuna tutku ile bağlanıyor ve hatta bağımlısı haline geliyorsunuz demektir.
Peki neden bu eğlenceli paylaşımlar bağımlı hale getiriyor bizi? İşte bu konuda 30 yıldır bağımlılarla çalışan bir uzman olarak sizleri biraz bilgilendirmek istiyorum. Asistanım Klinik Psikolog Orlit Linet Haklı ile birlikte sizin için yaptığımız araştırmalar neticesinde hazırladığımız yazımızı lütfen okumaya devam edin.
Instagram kullanımı bize neden cazip geliyor?
Instagram kullanıcıları Facebook ya da Twitter’da olduğu gibi ne yaptıklarını ya da nereye gittiklerini, yazarak değil fotoğraf ve videolarla ifade ediyor. Zaten Instagram’ı da cazip kılan işte bu. Çünkü anlatmak, paylaşmak istediğimiz bir ifadeyi yazıya dökmek takdir edersiniz ki pek kolay değildir. Halbuki birkaç kelime ve dört beş hashtag ile birlikte kullanılacak çarpıcı bir fotoğrafla insanların kendini ifade etmesinin daha kolay, daha yaratıcı ve daha eğlenceli bir yol olduğu şüphesiz. Ayrıca kullanılan Instagram filtreleri sayesinde amatörler bile profesyoneller gibi fotoğraf çekiyor hissine kapılıyor ve karşılığında takipçilerinden beğeni (like) alıyorlar. Instagram aynı zamanda yeni trendlerin, yeni mekanların, görülmemiş tatil noktalarının bilgisini de sağlıyor ve böylece ufkumuzu genişletiyor. Evet sadece eğlence değil ufkumuzu genişletebildiği için bize yarar da sağlıyor.
Instagramı bu kadar yoğun kullanma nedenlerimizin altında yatan psikolojik nedenlere şöyle bir göz atalım:
Tarih öncesi dönemlerde beri insanlar bir gruba dahil olma arzusu taşımışlardır. Bu arzu aslında evrimsel olarak insan ve hayvanlara atalarından miras kalmıştır. Grubun içinde olmak bebekken aileden bakım alarak hayatta kalmayı, yaş ilerledikçe grubun diğer üyeleriyle birlikte avlanmayı veya vahşi hayvanlardan korunmayı sağlamış ve böylece güvenli bir ortamda gerekli ihtiyaçların karşılanarak yaşamın idamesi sağlanmıştır. Günümüzde vahşi hayvanlardan korunmak gibi bir nedenimiz olmasa da, diğer insanlar tarafından kabul gördüğümüz güvenli ortamlarda yakın ilişkiler kurarak yaşama ihtiyacımız evrimleşmiş şekilde hala benliğimizin bir köşesinde var olmaya devam eder. Bunu daha iyi anlamak için öncelikle kendi hayatımızı bir gözden geçirsek, çocukluğumuzdan beri yakın arkadaşlıklar, dostluklar sağlayan belirli sosyal gruplara katılıp onların içlerinde kalmaya çalıştığımızı rahatça fark ederiz. Çünkü bir gruba dahil olduğumuzda diğer grup üyeleri tarafından her yanımızla kabul edilmiş ve gerektiğinde desteklenebileceğimiz hissiyatını yaşarız. İşte bu bir gruba ait olma hissi daha ziyade kişilik oluşumunda çok kritik değeri olan ergenlik dönemi ve onu takip eden gençlik yıllarında fazlasıyla önemlidir. Gerçekten de bu dönemde dahil olmak istenilen grup üyeleri tarafından kabul görmeyip istenmemek bir ergen için ciddi hüsran nedeni olduğu kuşkusuzdur.
Günümüz toplumunda ilişkiler maalesef çok çabuk tüketiliyor. İçinde yaşadığımız günlük yaşam zorluklarından doğan kaosta, diğerleri tarafından fark edilmek, değer görmek ve koşulsuz kabul edilmek neredeyse imkansız hale geldi. Gençler birbirlerini giydikleri marka kıyafetleri ile yargılıyor, arkadaşlıklar harcanan para ile belirleniyor ve bir gruba dahil olmak kişinin öznelliği ile değil sahip olduklarıyla belirlenir hale geliyor. Fakat sosyal medya ve özellikle Instagram bize ihtiyacımız olan bu başkaları tarafından kabul edilme, görünme ve beğenilme ihtiyaçlarımızı alınan beğenilerle ve bir gruba ait olma ihtiyacımızı da takipçi sayımızdaki artışla veriyor sanki. Peki bu bizim psikolojik ihtiyaçlarımız için yeterli mi? Evet, bu platformdaki kabulleniş dışarıdan her ne kadar yalan görünse de koşulsuz olarak alınan beğeniler çok kısa bir süreliğine de olsa ihtiyacımız olan beğenilme ve kabul edilme hazzını sağlamaya yetiyor. Bu yüzden de kullanıcılar daha fazla beğeni alabilmek için her gittiği yeri, her yaptığı aktiviteyi tekrar tekrar paylaşır hale geldiler.
Instagram bağımlılık yapıyor mu?
Acaba ailemiz ve arkadaşlarımızla birlikteyken bile durmadan Instagram’a bakıyor olmamız, her anımızı paylaşıyor olmamız, bu masum kabul edilme ihtiyacımızdan mı kaynaklanıyor yoksa altında patolojik başka bir şeyler de yatıyor olabilir mi? Yani Instagram gerçekten masum da, biz mi ona kara çalmaya çalışıyoruz? Aslında birkaç basit soru ile bu konuyu açabiliriz. Örneğin, günümüzün kaç saatini sosyal medyada geçiriyoruz? Evet, diğer sosyal medya platformları gibi Instagram da bağımlılık yapıyor olabilir mi? Bazı patolojik duygularımızı Instagram’da mı tatmin ediyoruz? Şimdi bunlara bir göz atalım.
İlk olarak karşımıza çıkan soru, Instagram’ın son zamanlarda giderek artan internet bağımlılığının yeni bir versiyonu olarak karşımıza çıkmasıyla ilgili. Bu soruyu araştırdığımızda, konu üzerine çalışan Stanford Üniversitesi Profesörü Nir Eyal’in yorumları bize önemli açıklamalar getiriyor. Kendisi, “Instagram kullanımın birçok nedenden dolayı bağımlılık yapabildiğini” söylüyor. İşte Eyal’in bu konu hakkında yaptığı yorumlar:
Belli bir anda sürekli kalmanın cezbediciliği: Eyal, ‘‘Fotoğraf çekmek neredeyse yüz yıldır bağımlılık halini almıştır. Bu aslında yaşadığımız bir anı yakalamazsak sonsuza dek o anı kaybederiz kaygısından kaynaklanıyor’’ diyor.
Anında ödüllendirilmek: “Instagram’ın filtre özelliği kötü çekilen fotoğrafları bile değerli ve paylaşılabilir kılıyor. Bu da beraberinde çok sayıda beğeni getirdiği için yapılan uygulama ödüllendirilmiş oluyor. Bu da bizi daha çok Instagram kullanmaya yönlendiriyor”
Kullanıcı olarak yapılan yatırımlar: “Eğer fotoğraflarınızı daha da güzelleştirip yüklerseniz Instagram camiasında kabul görme şansınız artıyor. Dolayısıyla yaptığınız yatırımın karşılığını kolayca alabiliyorsunuz”.
Instagram’ın sosyal medya platformları arasında popülaritesi hızla artıyor ve giderek en yaygın kullanılan uygulama haline geliyor: “Artık fotoğrafları kendi telefonumuzun özelliğine göre değil Instagram kullanarak çekmeye başladık. Bu da Instagram’ı daha fazla kullanmaya itiyor bizi.”
Instagram çok güçlü bir sosyal ağ: “Instagram kullanımına giderek bağımlı hale gelmemizin nedeni sadece yaşadığımız anı yakalamak değil, aynı zamanda aldığımız beğenilerle kendimizi diğer kullanıcılarla daha yakın ve sıcak hissettiğimiz yapay bir sosyalleşme ağı içine sokarak belirli bir gruba dahil olma ihtiyaçlarımızdan kaynaklanıyor. Ayrıca diğer kullanıcıların hayatlarında neler oluyor diye sürekli bakmamızın ana tetikleyicisi ise günlük yaşantımızdan çok çabuk sıkılmamızdır.” diyor.
Bilimsel araştırmalar Instagram ve Narsizm arasında da ilişki olduğunu belirtiyor.
200 instagram kullanıcısı ile yapılan bilimsel bir araştırmada narsisistik kişilik özelliklerinden büyüklenmeci tip ve kırılgan tip olarak adlandırılan iki tip belirgin olarak ön plana çıkmıştır (Swinburne study, 2016). Özellikle kırılgan tip narsisistlerin Instagram’ı daha fazla kullandıkları görülmüştür. Bu kişilerin özgüvenlerinin düşük olduğu, beğenilmeye ihtiyaç duydukları ve geribildirim aldıklarında diğer kişilere göre daha hassas oldukları bulunmuştur. Büyüklenmeci tip narsisistlerin ise övgüye olan ihtiyaçların daha fazla olduğu görülmüştür. Bu iki narsisizm tipine de sahip olan kişiler Instagram fotoğraflarına aldıkları beğeni ve pozitif yorumların kendilerini onaylanmış ve beğenilmiş hissettirdiğini belirtmişlerdir. Ayrıca çalışmada büyüklenmeci narsisistlerin Instagram’ı diğer kişilerden daha üstün olduklarını göstermek için kullandıkları da bulunmuştur.
Sonuç olarak
Instagram kullanımı bazıları için bir gruba ait olmak şeklinde evrimsel ihtiyaçları giderme çabası olsa da, diğer kişiler için onaylanma ihtiyaçlarının giderilmesi anlamına gelir. Aslında gerekçesi ne olursa olsun, Instagram ile yaptığımız her yeni paylaşım bize gerçek olmayan bir sistemde yapay olarak ihtiyaçlarımızı giderme duygusu yaşatıyor. Ancak her bir paylaşım kısa bir süre sonra güncelliğini kaybediyor ve başkalarının aynı ihtiyaçlardan gelen ve sürekli yenilenen fotoğraflarını gördüğümüzde yaşadığımız kısa süreli tatmin de geçiyor. Bu durum bizi tekrar tekrar aynı ihtiyaca, o da yeni fotoğraflar paylaşmaya itiyor. Sonuçta, birbirini besleyen ihtiyaç ve kısa süreli tatmin kısır döngüsünde tekrarlayan paylaşımlar bizi Instagram’a bağımlı hale getirebiliyor.
Referanslar
Paramboukis, O., Skues, J., & Wise, L. (2016). An Exploratory Study of the Relationships between Narcissism, Self-Esteem and Instagram Use. Social Networking, 5(02), 82.
23 Nisan 2017 - Beyoğlu, Istanbul